15 Temmuz 2014 Salı

fikr-i hissiyat-ı an (2)

kelimeler önemlidir, bazen yanıltıcı olabilirlerse de... bir maruz bırakılışın serzenişi gibi… kurgulardan yoruldum, bilerek ya da bilmeksizin oluşan kurgulardan, hepsinden yoruldum! kelimeler deli, kelimeler kırılgan, kelimeler beter edici, bazen unutkan, bazen anın akışında demlenen… belki de özlüyorumdur bu maruz bırakılışı -birinden bana doğru değil sadece, kendimi de içine doğru sürüklediğim şeyi- özlüyorumdur, ondandır belki bu… aşka düşmeyi özlüyorumdur, ve ondan inşa ediyorumdur, yaratıyorumdur kendime bir çehre...örtmek için yalnızlığımı, acımasızca gark ediyorumdur kendimi tek gerçek buymuşçasına… doluyorumdur, örüyorumdur, buluyorumdur…

14.07.2014

fikr-i hissiyat-ı an (1)

şimdi tam da şu anda hissettiğim, varlığımın bütünüyle sadece benim, sadece benim olduğu gerçeği. hiç bir şeye ve hiç kimseye ait olmadığım uçsuz bucaksız bomboş bir alan. bir kendilik. bir hiçlik. bu'luk. bir dile ait olmadığım hissi.anlam ve gerçek ve düzen ve sistem... aslında sadece kendi sistemin var. o sistemi kurabildiğin anda kendin olmayı da becerebliyorsun. Tezer Özlü'nün dille kurduğu ve anlama ile kurduğu düzlem geliyor aklıma. dil.. şimdi Almanca'nın içinde, sadece sesler ve bazı anıları olan kelimelerin içinde, garip bir yalnızlık, garip bir direnç ve güç fikri, farkındalığı. her şey olabilirim. her şey olabilirim. her şey olabilirim. sınırların değil, sınırları da belirleyen çizgilerin de kaybolduğu bir an... onları belirginleştirirken içlerine kendimizi de koyup kapatıyoruz, çıkış bizken! Her şey bizken!

05.07.2014, Erlangen