30 Temmuz 2012 Pazartesi

Fal

ıslak bir sınırın yamacında asılı kalmış kuş ölüleri.
mezarcının elleri kirli.
paslı zehir akıntıları paçalarından aşağı damlıyor.
lime lime parmaklıklar.
aşağı kayan kuş ölüleri.
kızın biri köprünün asmasında falına bakıyor damla damla akan bir hüzünle yüzünden.
hayır sevdiği terk edecek onu.
- lime lime aşklar kaldı elimizde paslı yamaçlarından köprünün.-
dur diyorum, kıza.
baka baka yumuyor gözlerini.
sarışın bir hüzün damlıyor mezarcının yüreğine.
fal taşları bir bir düşüyor, teker teker çarpıyor kızın suretine suda parlayan. ürpermiş ayva tüyleri yol yol kollarında mezarcının, çocukluğundan kalmış bir esinti ile gelen. korkuyor mezarcı.
en çok da utanıyor ellerinden.
hayır diyor taşlar hiç bir suret temizleyemez ellerini.
suların karanlığa gömüldüğü paslı kuş ölüleri.

sonra diyor kuşlar, çok sonra, yine taşlar yuvarlandığında eski aşkların izi bizi geri getirecek.
inanmıyor mezarcı.
baka baka yumuyor kız sarışın hüznünü.

Evrenika,
2002

Eskilerden 3

"Yine gidiyorum" dedi kız, ama biraz buruk biraz içi kıpırtılı. "Yine uzaklar beni çağırıyor." "Yine ben uzakları istiyorum." Sonra pencereden dışarı baktı. Ağaçlar bütün ıslanmış, gökyüzü gri puslanmış. İçindeki kıpırtı şöyle bir sallandı, durdu. İçini çekti kız. Elini ağrıyan midesine götürdü. Ovdu ovdu. Sonra pencereden uzaklaştırdığı gözlerini yine pencereye uzattı. Bıraktı. Penceredeki sıcak rüzgar aldı götürdü kızı bir çırpıda Beyoğlu'nun çatıları üstüne. Çocuklar daracık sokak aralarında avlu içlerinde. Galata'da turistler. İstiklal tıklık tıklım. "Yine gidiyorum" dedi kız içinden. "Oraya sizi de götüreceğim." Çocuklar inandı. Gökyüzü inandı. Damla damla ağaçlar inandı. Evlerin çatıları inandı. Pencere inandı. Şimdi o çok uzakta kendini bekleyen başka bir pencereye doğru giderken içindeki kıpırtının yerini yeşile bırakmasını istiyor. O da inanmak istiyor onların geleceğine.

2002 dolayları