26 Aralık 2011 Pazartesi

sudan bir bardak

Bugün ÇGSM'de Ayşe Orhon'un yürüttüğü atölye çalışmasındaki bir alıştırma sırasında herkes bir şey yazdı. Benden de aşağıdaki çıktı.

mesele büyük. mesele çok. azmış gibi görünse de. yokmuş gibi görünse de. invisible. görünen, görünmeyen. saydamlaşan çehre. atla atla, tutma kendini. elimi tutmana gerek yok. balık mı? hayır. hayır. hayır. balık yok. tutma. tutturduğun her neyse bırak. biriktirme. çökme, içine çökelir kalırsın sonra. dur, bir dur, bak, dinlemiyorsun, göremiyorsun. heeeeey! sesim beni unuttu. unutuşun için de kayboldum ben de.


not: farkettim ki, mesele kelimesine bir kaç gündür takılmışım. bir şeyler var aklımda ya sürekli dönüp duran, izlerini takip eden birbirlerinin, peşisıra gidipgelen, gitmedengelengelen... uyuyup uyanıyorum, hiç uyumamışım da aynı kaldığım yerden devam ediyormuşumcasına akıyor zaman çevremde... ondan herhalde...

23 Aralık 2011 Cuma

Rastlantı?

Yine zaman önce yazmışım aşağıdakini ama şimdi yeniden okuyunca, şu disiplinlerarasılık, işlevlerarasılık, diyalog gibi kavramlar üstüne düşüncelerim parlayıverdi. Eğilimlerimiz, seçimlerimiz, baktığımız yönler kesiştiğinde yan yan gelişlerimizi iyi ki çoğaltıyoruz...

Mesela biri bir yere doğru baktığında ve başka biri aynı anda birinin baktığı yere bakarsa, iki kişi rastlantı eseri bakışmış oluyor.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Mesela mesele karar vermekse...

Biz ne kadar farketmesek de ya da zaman zaman da olsa farkettiklerimiz, duruşumuz, yüzümüz, gözümüz, enerjimiz izimizi taşıyor. Ruhumuzun değişimlerini, düşüncelerimizin değişimlerini, sıkıntılarımızı, heyecanlarımızı, korku ve endişelerimizi. Ve kendi kendine konuşuyor, gösteriyor kendini karşısındakine. Bugün nasıl içim hüzünlü, nasıl yorgun değil ama gergin, bezmiş, sıkıntılı... ama karşılaştığım herkes nasıl da iyi göründüğümü söyledi, böyle sağlam buldular beni sanıyorum. Sonra ben de enerjimin çok da hoş, nasıl desem tam da olması gerektiği bir halde olduğuna dikkat kesildim. Fazla bir şey yapmaksızın olmanın tadı. Düşüneceğim bunun üstüne daha.

17 Aralık 2011 Cumartesi

Yol

Ne zaman dönersen sen, bekleyeceğim ben seni dedi ağaç kuşa... Evet o romantik bir ağaçtı ve kuşun şakıması çok cilveliydi... ve nasıl samimi ve yürek ısıtan...

5 Aralık 2011 Pazartesi

Başka bir soru

Yıllar yıllar önce şöyle yazmışım: Aklım boşalmış gibi. Boş akıl. Boş akıl nasıl dolar?



Mutluluk, senin gözlerinin şavkıyla mutluluk dolan, benim gözlerimde...