14 Ağustos 2014 Perşembe

Affetmek, salıvermek, şükretmek

... o kadar güzel olacak ki inanamayacaksın! Yok artık bu kadar da güzel olamaz diyeceksin büyük bir şaşkınlıkla. Nutkun tutulmuş, kalbin çarpıntılı, kafanı iki yana sallaya sallaya, şapşal bir gülümseme ile nasıl olur ki diye bir aşağı bir yukarı yürüyeceksin. Bir oturup bir kalkacaksın. Ellerini, aklını, gözlerini nereye koyacağını, nereye çevireceğini bilemeyeceksin. Sanki bin tane turna seni bulmuş, sanki bin tane ağacın gölgesi saklamış seni, serin tutmuş... Eteğinin uçları dalgalanmış, saçların biraz dağılmış...Renkli bir salıncağın sevecen kolları, aklın başında değil, hayır... ve yüreğin avuçlarında duruyor, ağzında değil... Kamaşıyorsun, ışıldıyorsun... Çimenlerin kokusu... Açıklığa yeni kavuşmuş sisin içindeki gemi... ve daha bir sürü, bir sürü... "sürü, sürü, çığlık çığlık".... şey... o kadar güzel olacak işte, öyle olacak... dedi bana iç sesim...
(herkese ve her şeye teşekkürler.)

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Hayat işte... Bir bulup bir kaybettiğin...

bazen samimiyetimi kaybediyorum, sonra samimiyetim gelip beni buluyor; bazen direncimi kaybediyorum, sonra direncim gelip beni buluyor; bazen aşkımı kaybediyorum, sonra aşkım gelip beni buluyor; bazen cesaretimi kaybediyorum, sonra cesaretim gelip beni buluyor; bazen sabrımı kaybediyorum, sonra sabrım gelip beni buluyor; bazen umudumu kaybediyorum, sonra umudum gelip beni buluyor... hayat işte...

2 Ağustos 2014 Cumartesi

fikr-i hissiyat-ı an'da çarpışma... Suat Derviş'ten alıntılar...

- fikr-i hissiyat-ı an 1 ve özellikle 2'yi yazdıktan kısa bir süre sonra okuduğum Suat Derviş romanlarında rastladığım bu sözler beni affallattı, güçlü, görülü, ferah, çoklu hissettirdi. -

"Muhakkak çok hayal-perver oldum. Hissedilmemiş, hissedilebilmesi meşkuk bir aşkın, mevhum bir aşkın hasreti beni asabi yapıyor. Daha doğrusu günden güne daha fazla asabileşerek kalbimde böyle bir hasret duyuyorum. Zavallı Nedim! Sen Zehra'nın onu sevdiği kadar seni sevecek bir kadın istiyorsun! Kalbinde duyduğun hasret ve haset Zehra'nın şahsına ait değil; o muhabbete haset ediyor, o muhabbete hasret çekiyorsun." (Suat Derviş, "Buhran Gecesi"nden)

"Sevmeyen erkek, sevildiklerinden emin olan bütün insanlar gibi hodbin, yalnız şımarmak ihtiyacıyla söyleniyordu. Söylediği sözlerin yaptığı tesirden haberi yoktu." (Suat Derviş, "Fatma'nın Günahı"ndan)

"Zaten sevmek bir parça da inanmak, hayır böyle değil, tamamıyla iman etmek değil midir?
Şüphe olan kalp hüzün, hicran, acı ve ıstırap olan kalpte yaşayamaz, ölür. Vahşi bir şiddetle ölür; zehirleyerek, parçalayarak, kalpteki heyecan, sevgi, duygu kabiliyetini parçalayarak ölür". (Suat Derviş, "Fatma'nın Günahı"ndan)